Meral Akşener’den İliç’le ilgili açıklama: Hükümet Fırat’ı değil kârı tercih etti
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi küme toplantısında konuştu. Erzincan’ın İliç ilçesinde yaşanan maden faciasına değinen Akşener, altın madenindeki tehlike konusunda hükümeti uyardığını hatırlattı. “Ancak hükümet bizi aşırı hassas buldu ve kulağının üstüne yatmayı tercih etti” diyen Akşener, şöyle devam etti: “Aslında dün yaşanan felaketi göze almayı seçti. Erzincanlı vatandaşlarımızı değil, madenin ortaklarını seçti. Anadolu’nun can damarını taşıyan Fırat’ı değil, madenin ortaklarını tercih etti.” “Muslukları tercih ediyordu” dedi.
Grup toplantısı sonunda Akşener, Karacaoğlan’ın “Git buradan ölüm” şiirinden derlediği şarkıyı seslendirerek, “Neden hep garipler ölür?” dedi. Ağlayarak konuşmasını sonlandırdı.
Akşener, grup toplantısı öncesinde partisinin yerel seçim adaylarını açıkladı. CHP’den istifa eden Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçin, YETERLİ Partisi’ne geçti. İYİ Parti Artvin Belediye Başkanı adayı Elçin’e rozeti Akşener taktı.
İYİ Parti’nin Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nusret Cömert olarak açıklandı.
Akşener’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
‘KALBİM AĞRIYOR’: Dün arka arkaya iki felaket yaşadık. Erzincan’da madende heyelan, Antalya’da su baskını. Bunları anlatırken yüreğim acıyor.
Milletinin sözünü dinlemeyenlerin bizi dinlememesine şaşırmıyoruz. Milletini umursamayanların uyarılarımıza kulak vermemesine şaşırmıyoruz. Milletimizi düşünmeyenlerin cennet tabiatımızı düşünmesini elbette beklemiyoruz. Ancak dengesi bozulan doğamız artık alarmı çalıyor. Hükümetin çaresiz kâr hırsı halkımızın hayatını açıkça tehlikeye atıyor.
Antalya’nın bir an önce afet bölgesi ilan edilmesi için TBMM Başkanlığı’na yasa tasarısı sunduk.
‘İNSTAGRAM FİLTRELERİ GİBİ TÜİK FİLTRESİ’: Süresi dolmuş bir hükümetle karşı karşıyayız. Kasım 2002’de iktidara geldiklerinde enflasyon yüzde 30’du ama bugün Instagram filtreleri kadar iyi olan TÜİK filtresine rağmen enflasyon yüzde 65. Aslında bildiğiniz gibi AK Parti iktidarının ekonomi literatürüne kattığı bir terim var hayatımızda: Hissedilen enflasyon. Aynı zamanda neredeyse yüzde 130’a ulaştı. Yıllardır tek haneli faizlerden, tek haneli enflasyondan söz ettiler ama 21 yılın sonunda başladıkları yerden bile geri kaldılar! İstikrar dediler ama son beş yılda altı kez Merkez Bankası Başkanını değiştirdiler. İstikrar dediler ama son beş yılda dört kez ekonomi politikasını değiştirdiler. İstikrar dediler ama istikrarı ancak Sayın Erdoğan’ın koltuğunda sağlayabildiler. Tutarsız ve mantıksız politikalarıyla ekonomimizi her geçen gün mahvettiler. Damat bakanının liyakat kokan yönetimiyle bu olmadı, Nebati bakanın ışıltılı epistemolojik kopuşları onu kurtarmadı. Faiz lobilerine ve uluslararası tefecilere başvurmak sonuç vermedi. Paramız para oldu, milletimizin acısı arttı ama Sayın Erdoğan’ın inadı azalmadı.
6 ŞUBAT SALLANMASI: Aradan bir yıl geçmesine rağmen iktidar, tarihimizin en büyük felaketlerinden birinin yarasını ciddiyetle sarmaya çalışıyor. Bu durumda ne yazık ki yara kapanmaz ve sürekli kanar. Depremden etkilenen vatandaşlarımızın depremin ilk haftasında ve ilk yılında sığınacak çatıları yoktu. Depremin ilk haftasında ve ilk yılında kaybolan çocuklarımızın peşine kimse düşmedi. Çünkü ülkemizi yöneten iktidar depremin ilk gününde hiç utanmamıştı, ilk yılında da ne yazık ki hala utanmıyor.
HATAY YANSIMASI: (Erdoğan’ın ‘Hatay tuhaf kaldı’ sözlerine atıfta bulunarak) AK Parti’nin yönettiği Kahramanmaraş artık tuhaf değilmiş gibi, Gaziantep de artık tuhaf değil. Görünen o ki artık Malatya tuhaf değil, Adıyaman artık tuhaf değil. İtiraf olsun, tehdit olsun, böyle insanlık dışı bir ceza verdi. Aradan bir hafta geçti ve sanki bu cümleleri hiç kurmamış gibi çıkıp ‘Milleti tehdit etmek mümkün değil çünkü oyumuz yok, hizmetimiz yok’ dedi. Aynen böyle söyledi. Bir hafta önce bu, bir hafta sonra bu. Elbette Erdoğan’ın hızlı geri dönüşlerine alışığız ama bir hafta içinde yaşananlar onun bu kadar hızlı geri dönüş yapmasına neden oldu? Elbette burada konuşacağız. Bildiğiniz gibi deprem felaketinin birinci yıl dönümü gecesinde Hataylı vatandaşlarımız anma etkinliği düzenledi. O gece Hatay’da bir kırılma anı yaşandı. Hatay halkı ne iktidarı ne de ana muhalefeti dinlemek istemedi. Her iki tarafa da tepki gösterdi. Bu tepki, birbirini suçlama yarışı içindeyken milleti duymayanlara karşı bir tepkiydi.
‘İKİ OTOKRATİK YAPIYA KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ’:“Türk siyasetinin mevcut ortamında aslında bir değil iki otokratik yapıyla mücadele ediyoruz. Üstelik her iki yapının da sistemleri aynı, zihniyetleri ve çıkarları aynı. Mesela hükümet yanlısı ile karşılaştırıldığında- kontrollü medya ülkemizde her şey yolunda, bütün sorun ana muhalefette. Ana muhalefet kontrollü Yoldaş medyaya göre ana muhalefetin kendi yerel iktidar alanında her şey yolundayken, bütün sorun ana muhalefetin elinde. İktidar, bir taraf iktidarın günahlarını suçlamak için ana muhalefeti suçluyor, diğer taraf ise ana muhalefetin yetersizliğini gizlemek için hükümeti suçluyor. Ancak bu orta oyunda milletin ve ülkenin başına ne gelirse gelsin. , sonuç hep aynı. Kalıyor. Hacivat, Hacivat ve Karagöz Karagöz’ünden son derece memnun. Hepsinin ortak sorunu bu sisteme üçüncü bir kişinin girmemesi. Çünkü bu sahtekar sistemde yaptıkları sözde siyaseti yapıyorlar. el ele kurulması çok rahattır.
‘KÜRT-ALEVİ BİR CUMHURBAŞKANI SEÇİLEBİLİR MİYİM’ TEZİ: Gazeteci kılığına giren bir bayan hem yazdı hem de haber yaptı. Halk TV’de bir bakanıma, AKP eski milletvekiline ‘Kemal Bey Alevi ve Kürt olduğu için kendisini cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceğim’ ve Kemal Bey’in ailesi Horosanlı dedim. ‘ Söyledim. Oradaki kavga neydi? Kemal Bey’in arkadaşlarının tasfiye edildiği bir kargaşa yaşandı. Beni taramaya çalıştılar.
Normalde o hanımı mahkemeye verdim, gereğini yapacağız. Daha sonra değerli kişileri aradım ve bunun ne olduğunu sordum. İsimler ortaya çıktı, izinleri olmadığı için söylemiyorum ama söyleyebilirim. Eski bakan arkadaşımızı aradım çünkü ismi verilmişti, aradım, saygı duyduğum bir isim, ziyaretime geldi, aslında Alevilikle ilgili bir soru sordu, üzerinden iki yıl geçti, söyledim. tam tersine ‘Alevilik benim için bir artı.’ Bu ülkenin cumhurbaşkanının Alevi olması, gelecekte bu ülkenin sorun noktalarından birini ortadan kaldıracaktır. O hanımefendi bu bakanı aradı ve dedi ki, bunu bana Meral hanım söyledi. Sonra bir AK Parti milletvekilinden bahsedildi, kendisini 20 yıldır tanıyorum, Alevi bir arkadaşımızdır. Kelimenin tam anlamıyla söylüyorum: ‘Abla, eğer bana bir Alevi’yi, bir Kürt’ü cumhurbaşkanı atamayacağım dersen o kapıyı çarpıp giderim. ‘Sana sarılarak ayrıldık.’ Bütün bunları size şunun için anlattım: Türkiye’de bir hareket var ve ben bu hareketin merkezi olmayacağım. Burada bir dümen daha var, bu dümenin ne olduğunu açıklayacağım. Bu da benim sözüm olsun.”
Detaylar geliyor…
(HABER MERKEZİ)